Bu bölümde okul yaşıyla ilgili bir konu olan kitaplar ele alınmayacak, daha çok henüz okuma bilmeyen çocuğu dış dünyadan gelen haberlere ilgi duymaya itecek dürtülerden söz edilecektir. Bu dürtüler çocukta yeni şeyler öğrenmekle uyanır. Yeni bilgiler doğrudan doğruya okunduğu gibi çocuğun çevresinde anlatılmış da olabilir. Okuma ile ilgili sorunlar okul yaşından çok önce ortaya çıkar. Çocuk masal ve hikâye ya da gerçek ya da uydurma bir olay anlatılmasına ilgi duymaya başladığında okumaya ilgisi başlamış demektir.
Masallar bu konuda büyük önem taşırlar. Çocuk kendisi okuma öğrenmeden çok önce masal bilir. Masalı çocuğa anne baba, ve çoğu kez büyükanne büyükbaba anlatır. Masallar kuşaktan kuşağa geçer; hemen hiç değişmez. Son zamanlarda resimli masal kitaplarının yanıbasında masal plakları da yapılmaktadır. Bu plaklarda ses, gürültü ve müzik birleşerek masalın geçtiği ortamı daha canlı bir şekilde vermektedir. Tabii bu sistemin yararları çoktur. Çocuk böylece çeşitli yönlerden uyarılmaktadır. Hikâye daha canlı olmakta, çocuğun çağırışım, birleştirebilme yeteneklerini geliştirmektedir.
Bugünün anne babalarının da vaktiyle heyecanla dinlemiş oldukları masalların çocuklarına anlatılmasının zararlı yönü yoktur. Ancak, masalı seçmek gerekir. Bunların içinde korkunç olanlar pek çoktur, öte yandan masaldan çıkarılacak sonuç kimi kez ahlâk açısından sakıncalıdır. En önemlisi masal kahramanları kimi kez korku saçan kişilerdir. Cadılardan, umacılardan, öcülerden söz eden masalları çocukların dünyasından çıkarmak gerekir. Bu çok önemli bir noktadır. Çünkü çocuk masalı sever ve hayatın bir döneminde yani 2-4 yaşlarında, bazen daha da sonra, masalla gerçeği birbirinden ayırdedemez.
Bu nedenle gerek başkasından dinlediği, gerek kendi düş gücüyle uydurduğu olaylar onun için gerçek değeri taşır. İşte bunun için çocuk masalı sever. Masal çocuk için elinin altında hazır bir hayat parçasıdır. Her ne kadar masaldaki korkunç kişilerin yeri geldiğinde «tabii masal bu ya…» dense de çocuk korkunç kişileri de gerçek olarak görür. Gece korkuları, karanlıktan ürkmek, sıkıntılı durumlar böyle başlar, çocuğun gelişmesinde olumsuz etki yapar.
Hikâyelerin küçük dinleyiciler için taşıdığı önem bilinirse, örneğin bir «parmak çocuk» masalının onlar için ne kadar tehlikeli olduğu, olabileceği daha iyi anlaşılır. Çocukları yutan dev, devin kızlarını kendi kardeşlerinin yerine koyup onları babalarına yediren parmak çocuk masalı, çocuklara yarardan çok zarar verir.
Psikanalistler en ünlü masalların uydu-ruluşunu insanlığın ortak bilinç dışına ait korkulardan doğduğunu savunurlar.
Resimli romanlar da çocuk eğitiminde önemli bir sorundur. Çocuğun bir sonraki dönemi dört yaşında başlar ve yaklaşık olarak on dört yaşına kadar, hatta daha da sonraya kadar sürer. Bu dönem resimli romanlar dönemidir. Zaten resimli romanlar bugün yalnız çocuklar, yeni yetişenler tarafından değil, büyükler tarafından da okunmaktadır. Bu konu önemli bir sorun sayılmamaktadır.
Ancak çocuk vaktinin çoğunu resimli roman karıştırmakla, okumakla geçiriyorsa anne babanın tasalanması gerekir. Böyle bir durum çocuğun çok içine kapalı olduğunu, içindeki oyun-düş gücünü yaşıtlarıyla oynamakla boşaltamadığını, kapalı bir dünyaya dönmek istediğini, tek başına düş kurmak (oynamak) istediğini ortaya koyar.
Bu aurumu önlemek için, çocuğu insanlardan uzaklaştırıyor diye resimli romanları engellemek hiçbir şeye yaramaz. Durumun nedeni resimli roman değildir; resimli roman çocuktaki anormal içine çekilme isteğinin bir belirtisidir. Yapılması gereken gsıl nedeni aramak, çocuğun dikkatini başka yönlere çekmek, hareketsiz kalan, dışa vurulamayan iç dürtülerine daha etkili yönler vermektir.
Çocuğun davranışları normalse öteki çocuklar gibi oynayıp eğleniyorsa, arada bir de birkaç saatini resimli romanlara vermesinde kötü hiçbir şey yoktur. Ancak cinayetleri ve seks hikâyelerini konu edinen resimli romanlardan kaçınmalıdır. Ancak herhangi bir gerekçe göstermeden bunları yasaklamak tam tersi sonuç verir. Çocuk o zaman böyle resimli romanları gizlice alıp okumaya başlar. Kısacası çocuğun yaşına uygun yayınları seçmek gerekir. Zaten resimii romanın öğretici, eğitici bir amacı yoktur. Bunları büyüklerin ara sıra bir değişiklik olsun diye, vakit geçirmek için okudukları polis romanları gibi kabul etmek gerekir. Bunları öğretim aracı diye ya da edebiyat diye kabul etmek, bu yayınlara değerlerinin çok üstünde yer vermek olur.
Kitaplar konusuna gelince bu konu çok geniştir. Bu küçük yazıda konuyu olanca genişliğiyle ele almak olanaksızdır. Bugünün dünya edebiyatındaki değişikliklerin cocuk edebiyatına da yansıdığı görülmektedir. Artık çocuk edebiyatında «iyi kahraman», «kötü adam» tipleriyle yeti-nilmemekte, daha karmaşık kişiler yaratılmaktadır. Bunun büyük tehlikeleri olabilir.
Çünkü gelişme çağında çocuğa bir takım şemalar, idealize edilmiş tipler gereklidir.
Bu tipler, bu şemalar çocuğu temel hükümler verdirmeye yarar. Çocuk ancak böylelikle, büyüdüğünde gerçek insan psikolojisini derinleştirebilir. Jules Verne tipi macera romanlarına dönülmesi herhalde iyi sonuç verecektir. Uzak ülkeler, yenilmez kahramanlar, çocuğu gerçek yönü olmayan olaylara yöneltirler ama, çocuk böylelikle bazı yönelimleri, genel ilkeler cesaret, şeref, namus gibi soyut kavramları öğrenmiş, benimsemiş olur.
Merhabalar web siteniz inan ki güzel, teşekkürler
Merhaba herkese paylaşımınız süper ötesi hoşuma gitti, tebrikler
Selamlar bu web sitesi cidden güzel, saolun
Selamın aleyküm paylaşımınız inanılmaz mükemmel, şukuladım
Selam herkese siteniz ciddiyim hoşuma gitti, face de paylaştım