Yeni doğmuş çocukta iskelet – Yeni doğmuş bebekte iskelet
Gebeliğin ikinci ayında dölütün (cenin, ana karnındaki çocuk) iskeleti oluşmaya başlar. İskelet başlangıçta kıkırdaktandır. Ancak, kıkırdak yerini yavaş yavaş kemik dokusu denen dayanıklı bir dokuya bırakır, Kemik dokusunun sertlik ve direnci, içindeki minerallerden ileri gelir. Bu dokuda kalsiyum ve fosfor tuzlan kimyasal olarak birleşmiş bir şekilde birikir.
Kemikleşme olayı dölütün tek bir noktasından başlayıp çevreye yayılmaz. Aynı anda birçok noktada birden başlar. Toplam sayısı 800 dolaylarında bulunan bu noktalara, kemikleşme merkezleri adı verilir. Bu noktaların aşağı yukarı yarısı, çocuğun döl yatağında geçen dokuz aylık süresi içinde, öteki yarısı ise doğumdan sonra ortaya çıkar. Çocuk beş yaşına vardığında bütün kemikleşme merkezleri tamdır. İlk oluşan kemikleşme merkezleri, genellikle uzun kemiklerin ortasındadır. Bu kemiklerin uç tarafındaki kemikleşme merkezleri doğumdan sonra ortaya çıkar. Ancak uyluk kemiğinin uç noktasında Beclard çekirdeği denen kemikleşme merkezi bu kuralın dışında kalır.
Yeni doğmuş bir çocuğun radyografisine (röntgen filmi) bakılırsa, kemikler kesik kesik, tamam değilmiş, uçları daha oluşacakmış gibi görülür. Gerçekte durum hiç de böyle değildir. Yeni doğmuş çocuğun kemiği ergin insanınkiyle aynıdır. Ancak herlüz kısmen kıkırdaklı olduğundan, X ışını iskeletin kıkırdak parçalarından geçip gider, filmde yalnız kemikleşmiş parçalar görülür.
Aylar geçtikçe, çekilen yeni filmler, yeni kemikleşme merkezlerinin ortaya çıktığım, çeşitli kemiklerin oluştuğunu gösterir; öyle ki, bir süt çocuğunun yaşı iskeletin radyografisine bakılmakla kestirilebilir. Herhangi bir kemikleşme merkezinin hangi ayda ortaya çıktığı önceden bilinir. Ancak, kalkanbezi bozuklukları gibi birtakım hastalıklardan ileri gelen kural dışı durumları, gecikmeleri de unutmamak gerekir.
Kafatasının kemikleşmesi özel bir şekil gösterir. Kafatasının alt kesimindeki kemiklerin, iskeletin öteki kesimlerindeki kemikler gibi kıkırdak olmasına karşılık, kafatasının tepe kesimindeki kemikler özel bir lifli maddeden, zarsı denen bir ara dokudan yapılmıştır. Kemikleşme merkezleri burada da oluşur. Bu merkezler kafatası tepesini yapan her kemiğin or» tasındadır. Kemikleşme bu merkezlerden çevreye doğru gider; kemiğin kenarları en son kemikleşen yerlerdir. Bu nedenle, örneğin alın kemiğinin iki yarısı ile sağ ve sol şakak kemikleri gibi dört kemiğin karşılaştığı yerde, daha kemikleşmemiş, fakat henüz lifli ve dokunulduğunda yumuşak olduğu görülen dört uç bir araya gelir. Buraları bıngıldak denen noktalardır. Çocuğun kafatasında altı bıngıldak vardır. Bunların biri önde, biri arkada, dördü ise, birer tarafta ikişer tane olmak üzere yanlardadır.
Bıngıldaklardan «dikiş»ler çıkarak çeşitli kemiklere ayrılırlar. Gerçekten dikişe benzeyen bu çizgilerin tüm kaynaşması yıllar sürer. 2530 yaşında bir insanın kafatası filminde bile, bu dikişler ince çizgiler halinde görülebilir.
İşlevsel açıdan ele alındığında, kafatasının bu yapısının iki bakımdan büyük yarar sağladığı görülür. Kemikleşmemiş, yani* katı olmayan bölgelerle birbirinden ayrılan kemiklerden oluşması kafatasına bir esneklik verir. Çocuk doğumda dolyo tağından va|ina kanalına, oradan da dışarıya çıkarken bu esneklik Hırpalanmasını engeller. Kafatası böyle esnek olmasaydı, doğumda annenin kaslarını büyük bir güçle sıkması kafa içini, beyni hırpalar
d». Kafatası kemiklerinin esnek olması içteki değerli organı korumuş olmaktadır. Doğum sırasında esneyerek normal biçimi bozulan kafatası kemikten, doğumdan hemen sonra normale dönmez. Bu nedenle çocuk doğar doğmaz başı incelenirse bıngıldakla»’ kapalı gibi görülür. Fakat birkaç gün sonra kemikler normal biçimine döner ve bıngıldaklar da fizyolojik ölçülerini alır, yani dışarıdan elle farkedilebi lir hâle gelir, ön bıngıldak en çok belli olandır. Arka bıngıldak daha az forke dilir. Yanlardakiler ise hemen hiçbir zaman dışarıdan belli olmaz.
Altı bıngıldaktan en iyi ölçülebilen, dıştan açıkça belli olan ön bıngıldaktır. Buna bregmatik bıngıldak do denir. Çocuk doğduğunda bunun uzunluğu 2,53 cm., genişliği 1,52 cm/dır. 5 aylık olduğunda boyutlar biraz daha büyür, daha sonra kemikleşme ilerler ve çocuk bir yaşına yaklaşırken bıngıldak t cm. veya biraz daha kısa çaplı bîr çember biçimi alır. Bu orada esnekliği azalır, daha sert ve daha soğlam bir nitelik kazanır. 1415 aylık bir çocukta ön bıngıldak kapanmış sayılır. Ancak, röntgen filmi birkaç ay daha bıngıldağın varlığım gösterir.
Dikişler ve bıngıldakların daha az önemli olmayan bir başka görevi, beyin hacminin büyümesini sağlamaktır. Beyin, kaskatı, esnemeyen bir kemik kutunun içinde kapalı olsaydı hacmi büyüyemez di. Bıngıldakların erken kapanmasının beynin gelişmesini engellemesi bundan ötürüdür. Buna karşılık kapanmanın gecikmesi de bir hastalığın söz konusu olduğunu gösterir. Raşitizmdeki genel kemikleşme zayıflığı burada do kendini gösterir Raşitik çocuklarda bıngıldaklar 1820 aylık oluncaya kadar kapanmaz.
Omurgaya gelince, bu da öne doğru içbükeylik gösterir Bu, genellikte çocuğun ayakta durabildiği veya «sıraladığı* Tornana kadar sürer. O sıralarda omurganın alt kesiminde arkaya doğru içbükeylik görünür. Bir yandan da yukarı kesimin Öne içbükey ligi sürüp gider. Ancak ottı yaşından sonra, çocuğun omurgası bilinen dik şeklini alır.
Selam herkese siten cidden çok güzel, face de paylaştım
Selamın aleyküm paylaşım ciddiyim güzel, face de paylaştım