Küçük çocuğun düzenli ve dengeli bir biçimde büyüyüp gelişmesi için belirli miktarda kalori atması gereklidir. Bu kaloriyi veya başka bir deyimle bu enerjiyi çocuğa çeşitli besinler sağlar. Ancak besinlerin üç ana grup arasında, yani proteinler, yağlar ve karbonhidratları arasında dengeli olarak bölüştürülmesi gerçeğini de unutmamalıdır.
Kendisine 100 kalori gerekli olan bir bebeğe, bu 100 kalorinin tümünü yağdan veya tümünü karbonhidrattan vermek çok yanlış ve tehlikeli bir tutum olur. Bu 100 kalori protein, yağ ve karbonhidratlar arasında dengeli oranlarda böl üştürül mel idir. Gerek küçüklere, gerek erginlere yararlı bir besin sistemi, ancak bu biyolojik ilkeye dayanarak kurulabilir.
Süt çocuğunda günlük protein ihtiyacı vücut ağırlığının beher kilosu başına 4 gr. olarak hesaplanır. Yani 5 kiloluk bir çocuk günde 5x 4=20 gr. protein almalıdır (eğer bebek anne sütü emiyorsa bu miktarın yarısı yeter; çünkü anne sütünün proteinleri daha zengindir; bunlardan daha çok yararlanılır). Temel besin olan sütün proteinleri, ilk aylarda başka kaynaklardan sağlanan proteinlerle karıştırılmalıdır. Böylelikle vücudun alyuvar yapması hızlandırılır ve hastalıklara karşı koruyucu bağışıklık gücü arttırılır.
Sütün proteinleri dışında verilen proteinler bitkisel ve hayvansal kaynaklı ola bilir. Yanı meyve, sebze ve çeşitli etlerden sağlanabilir. Ancak, bir süt çocuğu» ergin bir insan gibi meyve, sebze, et yiyemez. Ne bunları çiğneyecek dişleri vardır, ne de sindirim organı bunları sindirebilir. Bu zorluğu ortadan kaldıracak en kolay yolun, bu besinleri ufalamak olduğu ileri sürülebilirse de, uygulamada çözüm bu kadar basit değildir.
Çünkü, meyve, sebze ve etlerin evlerde alışılmış yollarla uf a*, lamp, öğütülmesi 67 aylıktan küçük bir bebeğin sindirebileoeği incelikte homogen bir madde vermez. Bu nedenle, birçok ülkede besinlerin endüstride homogenleşti rilmesine gidilmektedir. Evde karıştırılıp bulamaç yapılmış bir besinle, hazır satılanlar arasındaki fark, çıplak gözle de görülmekle beraber, mikroskopik bir incelemede daha iyi anlaşılabilir. Böyle bir karşılaştırma ilk bakışta pek hafif gibi görülen farkın gerçekte çok daha derin olduğunu gösterir.
Mikroskop altında her İki yönteme göre hazırlanmış besinlerin parçacıklarının ne büyüklükte olduğu, bitkisel ve hayvansal liflerden ne uzunlukta parçalar kaldığı iyice belli olur. Amerika Birleşik Devletleri, İsviçre ve Almanya’da bu çeşit homogenleştirilmiş mamalar yıllardan beri satılmaktadır. Son on beş yıldır Avrupa’nın başka ülkelerinde de yayılmaya başlamıştır. Ancak, henüz bizde böyle bir endüstri yoktur. Bu mamalarda süt çocuğuna sütte bulunmayan proteinlerin rahat alabileceği bir halde verilebildiği; ette ve bitkisel besinlerde, sütte çok az olan kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum, demir vb. tuzların bulunduğu düşünülürse bunların kullanılmasının ne kadar yararlı olduğu anlaşılır.
Çocuğa bu ezme mamaların verilmesine ne zaman başlanacağı çeşitli ülkelerde çeşitli ilkelere dayanır. Bu, daha çok ülkenin besin alışkanlıklarına bağlıdır. Amerikan, İngiliz doktorları bebek ikinci ayına girdiği zaman bu ezme mamaları biberonla ve süte karıştırılmış olarak vermeye başlamaktadırlar. İtalya’da genellikle bebek 4
5 aylıkken 1 kaşıkla başlanmakta, azar a zar çoğaltılmakta, 6 aylık olunca bütün bir kavanoz verilmektedir. Bunların kavanoz (arı az çok standarttır; aşağı yukarı bizim büyük hardal kavanozlarımız kadardır. Genellikle et ve sebze ezmeleri çorbaya, et suyunda pişmiş irmiğe katılarak verilir. Meyve ezmeleri çoğu zaman bir şeye karıştırılmadan verilir.
Çocuğu daha serbest bir besine alıştırmak için başka bir ezme besin çeşidi kullanılır. Batı ülkelerinde birçok hazır besin firmasının satışa çıkardığı bu besinler, gerçek homogenleştirilmiş olanlordan daha kaba bir biçimde ezilmiştir. Bunları vermenin amacı bir yandan bebeği çiğnemeye, bir yandan do midesini büyükçe parçaları sindirmeye alıştırmaktır.
8. ayda verilmeye başlanan bu iri ezmeler bebeğin macun gibi ezme et, sebze ve meyveden, kıyma et, sebze ve meyveye geçmesine yardım eder. Bizde henüz bu çeşit bir endüstri de yoktur. Ancak evlerde doktorların öğütleri üzerine anneler ezmeler hazırlarlar. Bu endüstrinin geliştiği ülkelerde ise sığır, dana tavuk, karaciğer ezmeleri ayrı ayrı hazırlanır. Sebzelerden enginar, ıspanak, havuç, bezelye vb., meyvelerden elma, kayısı, muz, portakal, erik, üzüm, armut, ayva ezmeleri bulunur. Bizde meyve ezmeleri de ancak şekerle reçel olarak satılır.
Çocuğun sindirimde şu veya bu özellikleri göstermesine göre ayrı ayrı ezmeler ve’iiir. örneğin üzüm ve erik ezmeleri ka ■Wık çekenlere, muz, elma ve havuç ezmeleri de bağırsakları fazla yumuşak olan bebeklere verilir.
Ezmelerin hazırlanmasında uygulanan çeşitlf endüstri yöntemleri verdir, ön yı yıkama, ayıklama işlemlerinden sonra besinler kendilerini ufalayacak bir kazanın içine batırılır. Buradan pişirme Ffptonına giren besinler, piştikten sonra yine otomatik olarak öğütülürler. Gerekti Hpybi Öğütülüp elendikten sonra besinlere birtakım birleştirici maddeler katılır. Ancak, bu aşamadan sonra, gerçek homo genjeştîriciye geçirilir. Buradan otomatik olarak tartılarak sterilize edilmiş kavo nozlaro dağıtılır. Bu aşamalarda örnekler alınarak laboratuvarda denetlenir.
Homogenleştirilmiş besinler, havası a Iinmiş ortamda saklandığı için ayrıca yabancı bir saklama maddesi kullanılmaz. Fakat kavanozlar bir defa açıldı mı, buzdolabında saklanmalı ve en çok 48 soat içinde bitirilmelidir. Böyle yapılmazsa içindeki besin bozulur.
Mrb paylaşımınız inanılmaz dikkat çekici, paylaşımların devamını bekliyorum
Merhabalar web siten valla mükemmel, paylaşımların devamını bekliyorum
Selam web sitesi vallaha iyi, face de paylaştım
Selamın aleyküm web siteniz inanki çok hoşuma gitti, face de paylaştım
selamun aleyküm sayfa inanki güzel, facebookta paylaştım