İnsan organizmasındaki bütün etkinliklerin merkezi olan sinir sistemi, yeni doğmuş çocukta özellikle gelişmiş durumdadır. örneğin ergin insanda beynin ağırlığının vücut ağırlığının kırkta biri olmasına karşılık, yeni doğmuş çocukta bu oran onikide biridir. Aşağıdaki tabloda beyin ağırlığının yeni doğmuş çocuğun organizmasının gelişmesine paralel olarak artımı görülmektedir. Bu tabloyu Watson ve Lowrey adlarındaki iki Ingiliz araştırıcısı, birçok çocuk üzerinde yaptıkları ayrıntılı incelemelerden sonra meydana getirmişlerdir.
Tablo beynin büyüme oranını açık bir şekilde belirtmektedir.
Fakat yeni doğmuş çocukla daha ileri yaşlardaki çocuklar arasındaki ayrılıklar yalnız bu ilginç anatomik değişiklikle kalmaz. Birtakım işlevsel özellikler, yeni doğmuş çocuğun sinirsel davranışlarına büyük insanlarınkinden değişik bir nitelik
verir. Zaten yeni doğmuş bir çocuğu inceleyen bir kimsenin dikkatini en fazla çeken bu davranıştır. Kasların hareketini düzenleyecek olan sinir hücreleri henüz gelişmemiş bulunduğundan, yeni doğmuş çocukta aşırı bir kasılmıştık durumu, genel bir katı görünüş vardır. Yeni doğmuş çocuk ana rahminde durduğu gibi, yani kolları göğsü üzerine, bacakları da karnına doğru kıvrılmış olarak durur. Yaklaştırıcı kasların kasılması, uzaklaştırıcı kasların kasılmasından daha güçlüdür. Bu nedenle yeni doğmuş bir bebeğin kol ve bacaklarını açıp uzatmak çok zordur. Kasların kasılması çok güç olduğundan kiriş reflekslerini görmek kolay değildir. Fakat, bebeğin çok sakin, çok hareketsiz bir ânı beklenirse, normal bir refleks çekiciyle tipik yeni doğmuş çocuk refleksleri görülebilir.
Yeni doğmuş çocukta en göze çarpan refleks «Moro refleksindir. Buna kollarını açma ya da kucaklama refleksleri de denir. Bu refleksle bebeğin genellikle kendi üzerine kapalı olan kol ve parmakları açılıp gerilir, bacaklarının kıvrımı düzelir, gözler açılır, bunlar olurken bebek ağlar. Bu refleks çeşitli uyarılarla meydana çıkar. Bunların en basiti çocuğun beşiğini birdenbire hızla sarsmak ya da çocuğun belden yukarısını biraz kaldırdıktan sonra kaldıran eli birdenbire çekmektir. Yeni doğmuş bebeğin yürümesi denilen başka bir ilginç refleks de şudur: Bebeğin göğsünden tutularak vücudu kaldırılır ve ayakları yatay bir katı yüzeye dokundurulur; bu dokundurmayla çocuk yürüme hareketleri yapmaya başlar. Boyun kasılması refleksinde işe, bir kolun kıvrımı açılınca öteki kol da kendiliğinden kapanır. Buna eskrimci refleksi de denir. Eskrimci refleksi bebeğin başı yana döndürülünce meydana gelir; açılan kol yüzün baktığı vandaki kıvrılan kol ise ensenin döndüğü yandaki koldur.
Kavrama refleksi de bebeğin bir el ayasına bir parmak veya bir kalem dayamakla meydana gelir; bu durumda bebek parmağı ya da kalemi yakalar ve bir daha bırakmaz. Parmak ya da kalem çekilmek
istenirse, bebeğin olanca gücüyle kalemi ya da parmağı kavrayıp bırakmak istemediği görülür.
Bütün bu refleksler, yukarı da belirtildiği gibi, henüz görevlerini tam yapmayan sinir merkezlerinin hareketleri iyi denetleyememesinden ileri gelir. Sinir alanında gelişme ilerledikçe bu refleksler kaybolur. En geç, bebek üçüncü dördüncü ayını sürerken farkedilmez olurlar.
Emme hareketi karma bir harekettir. Ağız çeperlerinin kasları, dil ve dudaklar bu hareketi birlikte meydana getirirler. Yeni doğmuş çocuğun ağzına herhangi bir şey dokundurulursa emme refleksi meydana gelir. Bu refleks de bebek üç aylık olunca ortadan kaybolur. Üç aylık bir bebek emme hareketini istemsiz olarak yani refleksle değil de, istemli olarak yani isteyerek yapar.
Vücudun beslenme gereksinmesine cevap veren emme refleksi, çocuk daha ana karnındayken başlar. Gebeliğin en son döneminde doktor elle yaptığı dölyolu muayenesinde bebeğin dudaklarının kendi parmağının ucunu emmeye çalıştığını duyar.
Yeni doğmuş çocukta bir de Babinski refleksi denen refleks vardır. Babinski, bu refleksi incelemiş olan bilginin adıdır. Ucu küt bir şeyle bebeğin tabanında, topuktan parmaklara doğru bir çizgi çekilirse parmaklar yelpaze gibi açılır ve başparmak geriye doğru döner. Bu, ergin insandaki refleksin tam tersidir. Babinski refleksi ötekilerden daha geç kaybolur. Çocuk bir yaşını dolduracağına yakın, hâlâ bu reflekse rastlanabilir. Ancak, daha sonra da Babinski refleksi görülürse çocukta merkezsel sinir sisteminde bozukluk olduğunu düşünmek ve gerekli tedbirleri almak gerekir.
Bütün bu refleksler, insan hayatının başlangıcında dışarıdan gelen çeşitli uyarılara genel bir karşılık verme eğiliminin olduğunu göstermektedir. Bebeğe, tek bir cevap almak için uyarım verildiğinde karma bir hareketler dizisiyle karşılamaktadır. Bu, yeni doğmuş çocukta cevapların genelleştiğini gösterir. Bir ses, anî bir
hareket, birden yanan bir ışık, bu küçük canlının tüm tepki durumuna geçmesine, ağlamasına, kol ve bacaklarını germesine, el ve ayaklarının titremesine, gözlerini açmasına yeter. Birçok anneye tasa veren, gereksiz yere telâşlanmalarına yol açan bu durum, gerçekte bebeğin en doğal fizyolojik niteliklerindendir.
Merhabalar sayfanız vallaha mükemmel, paylaşımların devamını bekliyorum
merhaba arkadaşlar paylaşımın harbiden hoşuma gitti, sosyal medyada paylaştım
Selamlar sayfanız harbiden ilgi uyandırıcı, teşekkürler