Caz Müzik Nedir – Caz Müziği Hakkında Bilgi
• Caz, bütün dünyaca bilinen ve üç çeyrek yüzyılda hızla yaygınlaşan bir olgudur. Yeni Dünya’nın küçük bir eyaletinde doğan bu müzik türü, XX. yy’ın çeşitli akımlarından birini oluşturan son derece özgün bir müziksel anlatımdır.
• Ekvator Afrika’sının batı kıyılarından toplanan zenci köleler, XVII. yy. başlarında bugünkü A.B.D’nin güneyine, Louisiana’ya götürülüyordu. Bu sürgün edilmiş insanlar, güçlü inançlarını, doğdukları yerlere olan özlemlerini, efendilerine duydukları başkaldırı isteğini şarkılarla, özellikle de negro spiritual, gospel song (dinsel şarkılar), blues ve work song’larla (çalışma şarkıları) dile getirirlerdi.
• Bu melodiler, asıl cazdan önce oluştu. Kuşkusuz, Afrika kaynaklı gelenekler (ayinler, dinsel törenler, dans ve mitler) ile sömürgecilerin müziğinin yer yer kaynaşması kaçınılmaz bir olguydu. Bu iki evrenin, iki ruh durumunun, bu taban tabana karşıt iki toplumun karşılaşmasından doğan müzikse, farklı kaynaklara dayandığı için, son derece hareketli, zengin ve özgündü.
• Caz müziğinin, halkı özellikle çok kozmopolit olan New Orléans limanında doğduğu söylenebilir; bu kentte halkın bütün gelenek ve anlatımları bir arada, karşı karşıya, hattâ iç içeydi. AvrupalIların Batı müzik kurallarını (parçaların kesitlenmesi, bakışımsızlık, klasik uyum) ve birkaç gelişmiş müzik aracını (trompet, trombon, klarnet, piyano) getirmelerine karşılık, zenciler ezgi ve ritim alanındaki o ilkel anlatım gücünü yitirmediler.
• Bir süre sonra New Orléans’a olağanüstü bir müzik egemen oldu. Doğdukları yerlerden koparılmış bu insanlar kargaşasında, müzik, evrensel bildirişim aracı olarak kendine ayrı bir yer edinecekti; günlük yaşamın her anında müzik vardı artık. New Orleans’ın adı kötüye çıkmış eğlence yerlerinden olan Storyville semtinde, küçük orkestraların sayısı giderek artıyordu. Arı kovanına dönen bu merkezde, birkaç yıl içinde her çeşit müzik yapılmaya başlandı ve asıl caz müziğinin ilk biçimleri oluşturuldu; bu müziğin gerçek gücü, geleneksel temaların ortaklaşa doğaçlanmasıydı.
• Ancak, yavaş yavaş müzikçiler, Mississippi’de işleyen çarklı ve buharlı gemilerle ülkenin kuzeyine göçtüler. Aralarından birçoğu Chicago’ya yerleşti. 1917’de hükümet Storyville’i kapatınca, müzikçiler de New Orleans’dan ayrıldı. Artık caz doğmuştu; A.B.D’nin her yanına ve Batı Avrupa’ya, savaşın hemen ardından hızla yayılacaktı.
• O tarihlerde Güney Eyaletleri’ne -Dixieland» denirdi. Bu yepyeni müziğe de, oradan geldiği için aynı ad verildi. Çok hareketli ve neşeli olan bu müzik üslubuna, doğaçtan çalan solocu müzisyenlerin içtenliği egemendi. 1917’de ABD’ li beyazların oluşturduğu bir topluluk (Original Dixieland Jazz Band) New York’a yerleşti ve orada ilk caz plaklarını yaptı; ardından Avrupa’ya geçerek, 1919’da Londra’ya gitti.
• Ve birer birer Louis Armstrong, Sidney Bechet gibi dev sanatçılar yetişti. İlk büyük caz müzikçisi olan Louis Armstrong, en küçük bir ezgiyi bile değiştirerek, son derece düzenli ve gelişmiş parçalar oluşturdu; orkestraya, solocunun, şarkı söyleyenin ve çalgıcının üstünlüğünü kabul ettirdi. 1920’lerde Sidney Bechet ve Duke Ellington, büyük üne kavuştu.
• Caz müziği, ancak 1930’dan sonra Avrupalı müzikçiler tarafından benimsendi; ama o tarihten sonra, Stravinskiy gibi klasik müzik bestecilerini bile etkiledi (öte yandan, caz sanatçıları da Avrupa müziğinden etkilendiler).
• Bu başlangıç yıllarından sonra, caz, bir müzik biçimi olarak gelişti: Büyük solocular caz virtüözü oldular ve giderek daha önemli orkestralar kuruldu. Bunların en ünlüsü, 1^40’a doğru artık piyano değil de orkestra çaldığını söyleyen ünlü piyanist Duke Ellington’un orkestrasıdır. Duke Ellington, büyük titizlikle hazırladığı orkestra uyarlamalarında, özellikle nefesli bakır çalgılara ses kısıcılar takarak «jungle» üslubunda garip sesler elde ediyordu.
• Öte yandan, bu alanda AvrupalI müzikçiler de yetişmişti (en ünlüleri gitarcı Django Reinhardt’tır). Giderek çok çeşitli eğilimler belirdi. Bunların en yaygını swing, bateri eşliğinde gerilim ve gevşemelerden oluşan ritimli bir salınım tekniğinden doğmuştu. 1930’larda beliren swing, İkinci Dünya savaşının sonuna kadar ilgi gördü. Başlıca temsilcileri, Benny Goodman, Count Basie, Lionel Hampton, Lester Young’dı.
• İkinci Dünya savaşının doğurduğu bunalım, o güne ka- darki anlayış ve toplumsal durumlardan çok farklı düşüncelerin doğmasına yolaçti; böylece, bütün anlatım biçimleri de yenilenmiş oluyordu İşte o sıralarda be-bop üslubu doğdu. Bu üslubun başlıca özellikleri, giderek artan ritimli çıkışlar, kromatik ve uyuşum- suz armonidir; işlenen temalar oldukça kısa ve değişiktir. Ünlü bebop ustaları arasında Dizzie Gillespie, Charlie Parker, Miles Davis, John lewis sayılabilir; bebop, çeşidi biçimlerde gelişmiştir, bunlardan biri hard-hop, başlıca temsilcisi de Art Blakey’dir.
• Gelişimini tamamlayan caz müziği, sonunda çağımızın klasik müziğinin gelişim kurallarına uydu. Hiç bir dönemde, bu iki müzik, birbirine bu denli yakınlaşmamıştı. Geçmişteki biçimlere dönme denemeleri, çeşitli üslup ve anlatımların aynı anda bir arada bulunması, müzikçilerin toplumsal ve siyasal tutumlarının ön planda olması, bu yeni müzik sanatının başlıca özellikleri arasındadır.
• 1960’lardan bu yana free jazz (özgür caz) akımı ağır basmaktadır. Temsilcileri arasında Eric Dolphy, Omette Co- leman, Archie Shepp, Cecil Taylor, Sun Râ sayılabilir. Öte yandan, bu cazın yaygın biçimi pop müzik de giderek gelişmektedir. Caz müziği, günün sorunlarıyla karşı karşıya olan çağdaş insanların, bir anlatım ve dolaysız bildirişim aracı sayılmaktadır.
merhaba arkadaşlar sayfan ciddiyim hayran edici, saolun