Çocuklukta yapılan resimlerle ilgili herhangi bir sorundan söz etmeden önce bu ilginç konunun açıklık ve nesnellikle incelenebilmesi için zorunlu olan çok önemli bir noktayı belirtmek iyi olur. Bu çok önemli nokta şudur: Çocuğun resim yapması bir sanat eylemi değil, sözün en geniş anlamıyla bir eğitimsel eylemdir. Yani çocukların yaptıkları resimlerde estetik değerler, sanatsal anlamlar, önceden saptanmış biçimlere bağlı görünüşler aramak yanlış ve yararsız bir davranıştır.
Çocuk kendini çevreleyen dış dünyayı, gerçekler dünyasını birtakım kişisel ölçülere göre yorumlamak için değil, sadece kendini dışa vurabilmek için resim yapar. Resim çocuğun kişiliğini, isteklerini, sıkıntı ve korkularını dışa vurmada kullandığı bir «yol»dur. Gol-farini’nin dediği gibi resim, çocuk için «anlatımını bulmuş bir gerçeksinme»dir.
İlk resimler

Resim yapan çocuğa karşı büyüklerin davranışı nasıl olmalıdır? Genellikle büyüklerde çocuğun yaptığı resmi düzeltme, daha iyi yapmasını gösterme eğilimi vardır. Büyükler çocuklara resmini yaptığı cisimlerin büyüklükleri arasındaki oranı, biçim ilişkilerini, üç-boyutluluğu, uygun renk kullanımı vb.’yi öğretmeye çalışırlar. Bu davranış kesinlikle yanlış bir tutumdur. Çocuğun yaptığı resmi büyüğün yaptığı resimle karşılaştırmamalıdır. Bir çocuğun yaptığı resmi yalnız o çocuğun olan bir çeşit özel yazı olarak kabul etmelidir.
Başlangıçta her çocuk kendiliğinden resim yapmaya başlar. Bunlar gerçek resim değildir. Duvara, buzlu cama çizilmiş işaretler, çizgilerdir. Bunlar belirli bir nesneyi göstermez. Çizgiler ve renklerle oynanan bir oyundan başka bir şey değildir. Kalemle, tebeşirle ilk tanışması çocukta adeta büyülü bir etki yapar. Eline kalem, tebeşir verilmeden önce kâğıtta, duvarda başkalarının yaptığı resimler, çizgiler kendisinde bir etki yapmazsa, artık canının istediği gibi çizebilir. Kalem ,tebeşir gibi iz bırakan bir araçla ilk tanışma her çocukta çok büyük bir sürpriz olur. Daha önce beyaz bir düzlük olan kâğıt artık ondan bir şeyler taşımaktadır.
Çocuk Resimleri

Bizim hiç bir şeye ben-zetemediğimiz şekilsiz çizgiler onları çizen çocuğun bir parçasıdır. Ruhbilimcilerin deyimiyle çocuk kendini çizgiler aracılığıyla kâğıda yansıtmaktadır. İşte bu nedenledir ki, büyükler o şekilsiz çizgileri ne yasak-lamalı, ne de onlara yön vermelidir. Yap maları gereken, o çizgileri sevmek, onlara iyi davranmak, aynı yönde yardımcı olmaktır. Çocuğun resim yapmasındaki bu ilk aşamaya, bu şekilsiz çizgiler aşamasına Bernson gibi bazı ruhbilimciler “bitkisel hareket aşaması” demektedirler.
Bu aşamayı simgeleme dönemi izler. Gerçekten de bir süre sonra çocuk kalemi daha becerikli tutmaya başlar; yalnız çizgiler değil, şekiller de (örneğin bir çember) çizebiIdiğinin farkına varır. Bu çember, resme başladığı yaşa göre, onun için «anne»dir, «baba» ya da «kardeş»tir. Yani çember anne, baba veya kardeşin simgesidir. Onun için çocuk resmindeki bu aşamaya simgeleme aşaması denilir. Bu aşamada bir çember zaman zaman ayrı ayrı nesneleri gösterir; ev, otomobil vb. olur.
Elindeki çizgi-resim araçlarını gittikçe daha becerikli olarak kul lamaya başlayan çocuk artık eylemleri, olayları resimleri anlatmaya, çizgileriyle öyküler vermeye girişir. Bu öyküler günün olaylarından seçilmiş şeyler olabildiği gibi, sırf çocuğun uydurduğu düş ürünleri de olabilir. Bu dönemde de, çocuğun yaptığı yine bir kendini dışa vurma, kâğıda yansıtma eylemidir. Yani çocuk belirli bir olayı onu göstermek, onun çizgisel bir belgesini vermek için çizmez; o olayın içinde kendisinde oluşan bir şeyi gösterebildiği, simgeleyebildiği için çizer. Tabii çoğunlukla böyle bir şeyin bilinçli olarak farkına varmış değildir. Zaten bu nedenle, çocuklarla uğraşan ruhbilimciler çocuk resimlerine bu kadar ö-nem verirler. Çocuğun çizgileri kişiliği konusunda bilgi verecek yararlı, güvenilir birer anahtardır (bunlar, ileride zihin testleri, karakter sınıflandırmaları konusunda ele alınacaktır).
Öyküleme döneminden gözlemler dönemine geçilir. Bu, artık gerçeğin çizilmesi a-şamasıdır. 6-7 yaşında bir çocuk birkaç yıl önce hiç dikkat etmediği hatta çevresindeki büyüklerin «Hadi bunu çiz şimdi de» demelerine de bakmadan, aldırış etmediği, ilgisiz kaldığı nesnelerin resmini yapmaya başlar. Çünkü artık elindeki araçlara çevresindeki biçimleri kopya edecek kadar egemendir. Gerçeği çizmesi de yine çocuğun kendi dışında var olan bu gerçekle ilgili düşünce ve duyguları dışa vurmak istemesindendir. Dışa vurduğu kişise] duyguları ve düşünceleridir. Yani bu da bir kopya değil, bir anlatış yoludur.
Bugün hâlâ pek çok okulda resmin çocuk açısından taşıdığı ruhbilimsel önem anlaşılmamıştır. Geleneksel yöntemlerde resim derslerinin sürüp gitmesi bundandır. Geleneksel yöntem, bugünkü psikoloji bulgularına göre tam ters bir yöntem olmaktadır. Çocuklardan öğretmenleri gibi yani büyükler gibi resim yapmaları istenmektedir. «Büyükler senden daha iyi bilir, sen onları taklit etmelisin» yolundan yürünmektedir. Bütün yanlış da buradadır. Yukarıda yazılanları dikkatle okuyan bir kimse yanlışın ne olduğunu kolayca görebilir.
Çocuğa resmi resimdir diye yapması için değil, benliğini resim yoluyla anlatması için yardım etmelidir, ileride kendisinde gerçekten resim yeteneği, ressamlık yeteneği görülürse, nasıl olsa bu;yeteneği işleyecek, geliştirecek, yöntemleri öğrenmeye, biçimsel alıştırmalar yapmaya vakit bulacaktır. Küçüklükte düş gücünü özgür bir şekilde kullanması.engellenmemelidir.
Selam paylaşım vallaha billaha çok hoşuma gitti, face de paylaştım
selamun aleyküm paylaşımın ciddiyim dikkat çekici, saolun
merhaba arkadaşlar web siteniz yeminle dikkatimi çekti, teşekkürler
Selamlar bu web sitesi cidden hoşuma gitti, şukuladım
Selam herkese paylaşımınız inanki iyi, teşekkürler
selamun aleyküm paylaşım inanki ilgi uyandırıcı, sosyal medyada paylaştım
Merhaba paylaşımınız gerçekten hayran bıraktı, sosyal medyada paylaştım