Kırışıklık Giderme Ameliyatları; Yağlanmanın yüz ve boyunda yol açtığı estetik sorunları gidermeye yönelik çeşitli cerrahi girişimler vardır. Bunların en yaygını tıpta ritidektomi adı verilen kırışıklıkları giderme ameliyatlarıdır. Ameliyat sonrasında düş kırıklığına uğramasını önlemek için, cerrahi girişimden önce hastanın ruhsal durumunun incelenmesi yararlıdır.
Yaşlanma herkesi ilgilendiren fizyolojik bir süreçtir. Bu süreci yavaşlatmaya yönelik bazı önlemler alınabilirse de bunların hiçbiri yaşlanmayı durdurmaya yetmez. Yaşlanmayı yavaşlatmanın en iyi yolu sağlıklı yaşamaktır.
Sağlıklı yaşamak için beslenmeye, günlük alışkanlıklara, bedensel ve beyinsel etkinliklere, önemsiz gibi görünen bütün küçük ayrıntılara özen gösterilmelidir. Gerçekten de günde üç paket sigara içen, aşırı alkol alan, her gece bir kulüpte sabahlayan bir insanın erken çökmesi ve yüzündeki buruşuklukların artması kaçınılmazdır. Plastik cerrahi bütün bu zehirlere karşı bir panzehir olarak düşünülmemelidir.
Plastik Cerrahinin Amaçları
Plastik cerrahi kendini yaşam dolu ve canlı gören birinin dış görünüşünü de bu ruh haliyle olabildiğince uyumlu kılmaya yöneliktir. Dış görünüşünden hoşnut olmayan birinin kendini sevmeye başlamasını sağlayabilir.
Plastik cerrahi en iyi sonucu bu tür bir girişimin yerinde olduğu, kişinin de görünen yaşını gerçek yaşına uygun hale getirmek için gerekli istek ve özellikleri gösterdiği durumlarda verir. Bu kişilerde kırışık ve buruşukluklar, gözlerdeki hüzünlü ve dalgın bakış, boyundaki sarkma gibi yorgunluk belirtileri cerrahi girişimle ortadan kaldırılabilir.
Kendine güvensizlik kişinin “yaşını gösterdiğini” düşünmesiyle başlar. Cerrahinin bütün dallarında olduğu gibi plastik cerrahi öncesinde de hasta, ameliyattan ne umulabileceği konusunda bilgilendirilmelidir. Burada söz konusu olan saç yaptırma ya da kaplıca kürü gibi bir işlem değil, hastayı fiziksel, hekimi de zihinsel olarak bağlayan ve karmaşık düzenlemeler gerektiren bir cerrahi girişimdir.
Ritidektomi yaptıran ya da yaygın deyişle yüzünü gerdiren kişi her şeyden önce düşünsel olarak yaşlılıktan kurtulmalıdır. Bu durumda girişim daha olumlu sonuç verir ve insan yeni görünümüne daha kolay uyum sağlar, insan 50 yaşında olup 60 yaşın alışkanlık ve davranış biçimlerini sürdürürken dış görünüşüyle 10 yıl gençleştirilmesi ise gerçekten çok yadırganır.
Yaşlanmak Nedir ?
Derialtı yağ dokusunun miktarı yaşa göre değişir ve zamanla azalma eğilimi gösterir. Birkaç aylık bir bebeğin yanakları yuvarlak ve kırışıksızdır, çünkü yanak derisinin altındaki yağ dokusu kaimdir ve mimik kasları henüz deride belirti verecek kadar kullanılmamıştır. Yaşlı insanların yüzü ise derin çizgiler, kıvrımlar ve kırışıklıklarla doludur; bunlar yüz kaslarının sürekli çalışmasından, derialtı yağ dokusunun zamanla incelmesinden, bağdoku artışından ve deri yüzeyini zedeleyen dış etkenlerden kaynaklanır.
Bağdoku yalnızca deri örtüsünün değil, çeşitli organ ve sistemlerin de destek dokusudur. Bağdokunun hücre dışı bölümünün temelini kolajen lifler ve glikoproteinler (karbonhidrat-protein bileşikleri) oluşturur. Yaşlanmayla birlikte bağdokunun öteki bileşenlerinde olduğu gibi kolajen ve glikoproteinlerde de metabolik ve yapısal değişiklikler görülür.
Aynı değişiklikler vücudun değişik organlarındaki bağdokuda da ortaya çıkar. Örneğin insan yaşlandıkça göz merceğinin bağdokudan oluşan kapsülü yaklaşık yüzde 40 kalınlaşır; fiziksel özellikleri değişen mercek gittikçe esnekliğini yitirir. Böylece mercek yakındaki nesneleri görmek için yeterince kasılamaz ve yaşlılığa bağlı hipermetropluk (yakını görememe) ortaya çıkar. Bu duruma presbiyopi denir.
Büyük toplardamarlar da kolajen yoğunluğundaki değişikliklere çok duyarlıdır. Yaşlandıkça toplardamarların kalınlıkları artar ve esneklikleri azalır. Toplardamar duvarının sertleşmesinde başka etkenler de rol oynar; bunların en önemlisi dokunun esnekliğini sağlayan elastin adlı proteinin azalmasıdır. Gençlikte yüksek oranda kolajen içeren deri yaşlandıkça incelir, esnekliğini yitirir ve kırışır. Derinin kolajen içeriği gelişme çağı boyunca artar, 45 yaşına değin değişmeden kalır ve daha sonra azalmaya başlar.
Vücudun en çok güneş etkisinde kalan bölümleri en hızlı yıpranır. Bu nedenle güneşten kaçınmak, bronzlaşmak isteniyorsa uygun koruyucu kremler kullanmaya çok dikkat etmek gerekir.
Yaşlanma Belirtileri Nasıl Geciktirilebilir ?
Gülmeyin – olanaksız.
Alnınızı kırıştırmayın – olanaklı (doğrudan şiddetli ışıktan kaçının).
Derinin kurumasından kaçının – olanaklı (nemlendirici kremler kullanın).
Bronzlaşmayın – olanaklı (morötesi ışınlardan korunarak yanıklardan kaçının).
Yüzün Estetik Bozuklukları
Yaşlanma belirtileri yüzün belli bölgelerinden bazısında ya da tümünde birden ortaya çıkabilir.
• Alın – Mimiklerle konuşma alışkanlığı fazla olan kişilerin alnında bir şakaktan ötekine uzanan çok derin çizgiler belirir.
Alındaki kırışıklıklar zamanla kişiye üzüntülü ve genellikle ruhsal durumuyla çelişkili bir görünüm verir. Bu derin çizgileri ortadan kaldırmak için alın derisi gerilerek düzleştirilebilir ve cerrahi keşiden kalan nedbe izi saçlı derinin içine alınarak saklanabilir. Ayrıca ameliyatla bu yatay çizgileri yapan kaslar zayıflatılabilir. Alm gerdirme olarak nitelendirilen bu girişim genellikle yüzdeki öbür gençleştirme girişimleriyle birlikte uygulanır.
• Göz çevresi – Bu bölgede gözkapakları büyük önem taşır. Üst gözkapakları yaşla birlikte ağırlaşır ve gözlerin görünümünü değiştirerek yüze üzgün, hüzünlü bir görünüm verir. Alt gözkapaklarında ise torba denen ve yağların yalancı fıtıklaşması sonucunda gelişen kalınlaşma görülür.
Göz çukurunda bulunan yağ dokusunun iskelet çatısından dışarı çıkarak hoş görünmeyen bir kalınlık oluşturması, sağlıksızlık belirtisi olarak kabul edilen koyu bir gölge yaratmanın ötesinde göze yorgun bir görünüm de kazandırır.
Gözkapaklarının bozulan bu görünümü bir deri kıvrımı alınarak düzeltilebilir; böylece doku fazlası giderilir. Aynı ameliyat sırasında gözaltı torbacıkları da ortadan kaldırılabilir. Bunlar hastaneye yatmayı gerektirmeyen ve yerel anesteziyle yapılabilen görece basit cerrahi işlemlerdir. Ameliyattan yedi gün sonra girişimle ilgili belirgin bir iz kalmaz ve hasta günlük yaşamına dönebilir.
• Yüzün orta ve alt bölümü – Kalıtım, yatkınlık, aşırı güneşte kalma, aşırı şişmanlama ve hızlı zayıflama zamanla yanaklarda, ağız çevresinde, çene ve boyunda görünüm bozukluklarına yol açan birçok etkenden yalnızca birkaçıdır.
Derialtı yağ dokusunun azalmasıyla birlikte dokuların aşırı gevşemesi altçene kemiği boyunca hoş görünmeyen şişliklere, ağız kenarında kıvrım ve kırışıklıklara, boyunda çizgilere yol açar. Ayrıca yaşlanmaya bağlı olarak boynun çene ile yaptığı açı bozulabilir. Buna bağlı olarak genel hatlarıyla yorgun ve sıkıntılı bir görünüm ortaya çıkar.
Bu durumda üç ayrı yola başvurulabilir:
– Kırışıklıkları makyajla saklamak.
– Bu durumu kabullenerek huzur içinde yaşamak.
– Cerrahi girişimle bozuklukları düzeltmek.
Genellikle ilk çözüm istenen sonucu vermez. İkincisi de bazı kişiler için rahatsız edici olabilir. Bu durumda üçüncü seçeneğe başvurulur.
Kırışıklık Giderme Ameliyatları
Yüzün görünümünü düzeltmeye yönelik çok sayıdaki cerrahi işlem içinde en sık uygulanan ve en çok tartışılanı kırışıklık giderme ameliyatıdır.
Bu işlem yüzü eski görünümüne kavuşturmak üzere sarkan deri bölümünü ortadan kaldırmayı ve uygulanan çekme işlemiyle dokuların doğal gerginliğini yeniden sağlamayı amaçlar. Ameliyatın kişiyi 5-10 yaş gençleştirdiği ya da en azından gerçek yaşından daha genç görünmesini sağladığı bilinmektedir.
Kırışıklık giderme ameliyatlarından alınan sonuç yaş, kalıtsal etkenler, kemik yapısı ve derinin özellikleri gibi etkenlere bağlı olarak değişir. Bazen yaşlanma belirtileri yüz ve boynun her yerinde eşit bir biçimde ortaya çıkmaz. Bu durumda istenen sonucu elde etmek için hangi bölgeler üzerinde daha fazla durmak gerektiği saptanmalıdır.
Dokulara doğal bir gerginlik kazandıran bu ameliyat değişik katmanlara uygulanabilir.
• 1. katman – Burada girişim deriye uygulanır. Deri ve derialtı yağ dokusuna kulak kepçesi önünden aşağı ve yukarı doğru uzanan geniş bir kesi yapılır, söz konusu dokular alttaki zardan ayrılarak yüz derisi gerginlik kazanacak biçimde çekilir ve artan bölüm kesilerek atılır. Yara izi genellikle görülmez; çünkü çok küçük bir bölümü kulağın önünde kalır, büyük bölümü ise saçlarla örtülür.
• 2. katman – Boyun, yüz ve baş kaslarını bir kılıf gibi saran yüzeysel aponevroz yapıya uygulanır. Aponevroz katman, kasları, hareket ettirdikleri vücut bölümüne tutturan kirişsi yapıdır.
Bu katmanda aponevroz katmanın sertliği nedeniyle kas gerginliğini yeniden sağlayacak bir çekme işlemi uygulanabilir. Lifsi yapı kesilip ayrılır, düzleştirilir ve yeniden dikilir.
• 3. katman – Dokular kemik dış zarı (periost) düzeyinde kesilip ayrılır. Yüzün dokularına bir maske yapar gibi biçim verildiği bu yöntemde yüz kemiklerini üst katmanlara bağlayan ince bağ dokusu, yani periost üzerinde çalışılır.
Bütün bu seçenekler plastik cerrahi konusunda yapılan birçok araştırma sonucunda ortaya çıkmıştır. Özellikle bağlantı katmanlarının çok yakınında bulunan son derece önemli damar ve sinir yapılarına ameliyat sırasında ve sonrasında zarar vermemek için bu bölgenin cerrahi anatomisine ilişkin birçok çalışma yürütülmektedir.
Girişimin derinliği nasıl seçilir? Hasta kesinlikle karara katılmalı, cerrah hastaya hangi bölgeye öncelik tanınması gerektiğini ve üç ayrı seçimden ne elde edilebileceğini anlatmalıdır.
En sık başvurulan kırışık giderme ameliyatları ikinci derinlik katmanında uygulananlardır. Her cerrahın kişisel deneyiminden ve yetiştiği anlayıştan kaynaklanan bazı küçük değişiklikler olabileceğinden teknik ayrıntılarda da bazı farklılıklar ortaya çıkabilir
Merhaba herkese paylaşımın gerçekten çok iyi, teraziye tıkladım
Merhabalar paylaşımın gerçekten çok hoşuma gitti, twitter da paylaştım
Merhaba sayfa valla dikkat çekici, face de paylaştım
Merhaba herkese paylaşım vallaha billaha çok güzel, twitter da paylaştım
Selam herkese sayfan cidden dikkatimi çekti, paylaşımların devamını bekliyorum