Yeni doğmuş çocuğun görünüşü – Yeni doğmuş bebeğin görünümü
Her şeyden önce «yeni doğmuş» deyimini iyi tanımlamak gerekir. Bazı hekimler yeni doğmuşIuğun göbek düştüğü gün son bulduğunu kabul ederler. Bazıları ise, fizyolojik düşüşten sonra ilk ağırlık artımının başlamasıyle bu dönemin bittiği görüşündedir. Böyle fizyolojik belirtilere dayanmayıp, bu sürenin çocuk on beş günlük olunca kesin olarak dolduğunu kabul edenler de vardır.
Çocuk doğduğu zaman nasıldır? Hemen göze çarpan şey çocuğun başının göğsüne, kol ve bacaklarının gövdesine doğru bükülmüş olmasıdır. Yani ana rahmindeki duruşunu devam ettirme eğilimindedir. Çocuğun kol ve bacaklarını bu durumdan ayırıp açmak çok zordur (bu hipertoni durumu ileride yeni doğmuş çocuğun sinir sistemi bölümünde ele alınacaktır).
ilk defa yeni doğmuş çocuk gören bir kimseyi şaşırtan ikinci nokta, derinin kı-zarıklığıdır. Deri sanki parlak, cilâlı bir tabakayla kaplı gibidir. Elle dokunulursa
yağlı, macunumsu bir şeye dokunulmuş gibi olur. Bu tabaka, bebeğin nazik derisinin ana rahminde olduğu süre içinde rahim sıvısını (amnios sıvısı) emmesini önler. Bu kızarıklığı 15-20 gün süren bir pullanma, pul pul olma dönemi izler.
Yeni doğmuş bir bebeğin ağırlığı ülkeye ve ırka göre değişir. Bizde çocuk ortalama 3-3,5 kilo arasında doğar. Genellikle erkek çocuk kızdan biraz daha ağırdır. İlk günlerde çocuğun ağırlığı yüzde beş, on oranında düşer. Bu azalma, ilk günlerdeki su kaybına karşı çocuğun o kaybı örtecek kadar kalori almamasından ileri gelir. Dölütün (cenin, ana rahmindeki çocuk) bağırsaklarında bulunon siyaha yakın yeşil renkte kakaya benzer madde (mekonyum) nin dışarı atılması da, bu ağırlık kaybında rol oynar. Çocuğun ilk çişini yapma&ı ve göbeğin kuruması da, ağırlık eksikliğinde etken olur. Ağırlık kaybı en çok ilk beş günün sonunda durur. Onuncu, en geç on ikinci günde çocuğun ağırlığı doğumdakine eşit olur. Bu sürelerin kısa veya uzun oluşu besinle ilgilidir. Süt oranının gereğinden önce arttırılması, annesinin sütünün fazla besleyici olması ağırlık düşüşünü hızla geriletir ve ağırlık artışını çabuklaştırır. Bebek 15 günlük olup ilk günün ağırlığını bulmamışsa, bir beslenme bozukluğu var demektir. Ya süt az geliyordur, ya özümleme zayıftır ya da çocuğun yapısı seçilen besinle bağdaşamıyordur. Böyle bir durumda derhal çocuk doktoruna başvurmak gerekir. Ancak, böylelikle süt çocuğunun normal fiziksel gelişimi bozulmamış olur.
İlk defa anne olan bir kadının en merak ettiği konulardan biri göbektir. Göbek, doğum sırasında ebenin sıkıp bağladığı ve kestiği göbek kordonundan çocuğun vücudunda kalan parçadır. Göbek kordonu iki tane göbek atardamarı, bir tane göbek toplardamarı, bir sidik konalı ve bir hücre dokusundan oluşur. Kalınlığı 3 cm., uzunluğu 40-60 cm. kaderdir. Çocuk ana rahmindeyken bu kordonun içinden geçen kan damarlarıyle beslenir.
Göbek kordonunun biçim bozuklukları
birçok tehlikeli durumlara yol açabilir, örneğin kordon gereğinden uzun olursa, boynuna dolanarak dölütü boğabilir. Çok kısa bir göbek kordonu plasentayı dölya- tağıno yapıştırabilir.
Çocuk doğar doğmaz, göbek kordonu vücuduna yakın bir yerden bir bağ veya kıskaçla kesilir, Jelâtinimsi, yumuşak, esnek, borumsu biçimde bir parça geri kalır. Bu parça çocuğun karın kesimindeki derisiyle son bulur.
İlk günlerde göbek azar azar kurur, kararır, sertleşir; sonunda karında ufak bir iz bırakarak düşer. Bu süre 6-7 günle 15- 18 gün arasında değişebilir. Geride kalan yara izi gibi şeyden iki-üç gün süreyle ekşi bir sıvı gelir; sonunda bu da kuruyarak erginlerdeki göbek çukuru şekli tamamlanmış olur. Göbek düşme döneminde temizlik kuralları büyük titizlikle uygulanmalıdır. Çünkü bu açık yara serbest bir mikrop alma kapısı gibi tehlikelidir. Te-mizliğe uyulmazsa, çocuk tetanos bile ola-bilir.
Göbek yarası can acıtmayan bir yaradır. Bunun için anne çocuğun canı acır korkusuyle temizliği üstünkörü yapmamalıdır. Gereken önem verilmeksizin yapılacak temizlik, ileride önemli olumsuz gelişmelere yol açabileceğinden bu nokta çok önemlidir.
Yukarıdan beri sayılan bu durumda, derinin yoğlı ve parlak bir tabakayla kaplı oluşu, sonradan pullanması, ağırlık azalması, göbek yarası her yeni doğmuş bebekte olur.
Bazı durumlar ise her yeni doğmuşta değil, fakat bebeklerin önemli bir çoğunluğunda görülür. Örneğin, yeni doğan çocukların büyük bir kısmında iki kaş arasında, burnun boşladığı noktada ya da gözaltı kesimine yakın yerlerde çok küçük beyaz, parlak çiller olur. Bunlara don taneciklerine benzedikleri için Lâtince darı anlamına gelen milium denir. Yakından incelendiğinde, miliumlann dümdüz olmadığı, sebum (yoğ) dolu kesecikler olduğu görülür. Bunlar birkaç gün içinde birdenbire kaybolur. Alın, burun ve göz evi altı kesimlerinde damar genişlemesi gö
rülen bebekler de vardır. Bu durum da kısa zamanda yok olur. Gözkapaklarının kanlanması da sık rastlanabilen fakat ö- nemsiz durumlardandır. Bu kanlanma daha doğum sırasında başlar, fakat kısa sürede hiç bir iz bırakmadan ortadan kalkar. Bu nedenle yeni doğan bebeğin gözlerinin kanlı olması, ana babayı gereksiz yere telâşa ve üzüntüye kaptırma- malıdır.
Göbek düştükten sonra göbek noktasında deri yüzeyinde «göbek fıtığı» denen bir çıkıntı olabilir. Bunda, öteki fıtıklardaki gibi sıkışma, boğulma tehlikesi yoktur. Genellikle kendiliğinden yok olur. Bazen flasterle derinin iki kıvrımını birleştirmek yararlıdır. Köylerde göbek üzerine bir madensel para bastırarak bağlarlar. Bugün eczanelerde bu iş için ya-pılmış hazır yuvarlak flasterler satılmaktadır. Bu flasterlerin kullanılması sağlık açısından yararlı olduğu gibi, yeni doğmuş bebeğin ana ve babasına büyük bir kolaylık da sağlar.